
Çoktandır özlediğim yanık saman kokulu bu toprak üzerinde dalıp kalmışım.Uyuyor muyum; yoksa rüya mı görüyorum. Bilmiyorum.. Serin bir gölge. Kafamda12 tonluk Bussinglerin korkunç gürültüsü. Bir şeyler düşünmek istiyorum. İkişeyi biraraya getiremiyorum bir türlü. Düşüncelerim hep uçuyor. Biri dahauçtu. Yaprakları dökülmüş kuru bir dala takıldı kaldı. Ağacı salladım,salladım. Düşüremedim. Sonra, düşünüm testi olup düşüverdi. Kırıldı. İçindenbir kız çıktı. Kızıl mısır püskülü gibi parlak, yumuşak saçları vardı. Gözlerimavi mi, yoksa yeşil mi? Gözünün rengini bir türlü bulamıyorum. Kızın saçlarııslanmış. Gözyaşlarımdandır, diyorum. Ayağa kalktı. "Benden ne istiyorsun?"dedi. Gülmeye çalıştım. Dudaklarımı oynatmak istedim. Dudaklarım donmuş.Kulaklarım oynuyor. Burnuma bir sinek kondu. Sonra, burnumdan içeri girdi.Gıdıklandım. Düşünümdeki kız, "Beni bırak gideyim" dedi. "Yarın sayım var."Kızın rengini bilmediğim gözlerine baktım. "Git" dedim. "Git. Elini kolunututan yok ya." kız gitti. Arkasından baktım. Kızın ne güzel saçları vardı.Sonra, tesitinin, her biri bir tarafa gitmiş parçalarına bakıyorum. Kırıkparçaları toplayıp eski haline sokmak istiyorum. Koca bir parça eksik. Yerinidolduracak şey bulamıyorum..Karmakarışık sesler duyuyorum. Biri, göğsünü göstererek: "Burdan girmiş,burdan çıkmış," diyor. Ne bu girip çıkan? Memlekette trafik yok mu?Bilmiyorum. Başka biri: "Ciğerlerini parça parça etmiş," dedi. Bir uğultuduydum. Biri kulağımı kesiyordu.. Kulaklarımı aldı, cebine koydu. "Hatıra!"dedi. Herif, tam da seçti hatıra olacak şeyi. Ondan, ne duyarsa gelip banasöyler.. Başka biri saçlarıma baktı: "Saçları da esaslı," dedi. Ya herifkızılderiliyse. İlk işi saçlarımı kökünden söküp çadırına asmak olacak. Ya birçingene çıkar da: "Derisini de ben alacam, iyi davul olur," derse. Kalkmakistiyorum. Yere kazıklamışlar sanki. Beyaz boyalı bir otomobil geldi. Üzerindebir şeyler yazılı. Yazıları okumak istiyorum. Okuyamıyorum. Okumayı unutmuşum.Oysa ki ben liseyi, lise de beni bitirdi. Üstümdeki kazıkları çıkarıp beyazboyalı otomobile bindirdiler.. Bir vınlama ortalığı birbirine kattı. Bana neolmuştu da bu otomobile bindirdiler. Bilmiyorum.Penceresi, kapısı, tavanı olduğuna göre burası oda. Burada düşünülerimdenbaşka herşey beyaz. Bir de, şu kızın gözleri beyaz değil. Ağzıma bir şeysoktular. Ne soktuklarını bilmiyorum. Salt biri "Yuttu be.." dedi. Gözlerimitavana diktim. Bir ışık yandı. Ortalık sarı bir ışığa boğuldu. Bakışlarımtavanı deldi. Tâ.. gökyüzünde bir yıldıza çarptı. Yıldız kaydı. Arkasındanhiçbir iz bırakmadı. Öbürleri yine ıpıl ıpıl..Tam yıldızın altındaki köyde, bir erkek, bir kadına: "Bak Haçça" dedi."Yıldızgaydı." Haça, kayan yıldıza baktı. Kafasını salladı. "Biri öldüdesenen," dedi.Kayan yıldız benmişim.. İnsanın kendi yıldızını bilmesi ne iyi şey..Teliim ona bakar. Günün birinde yıldızı kayarsa: "Vay canına, ben öldüm," derve düşer ölür.. Yıldızım, bulunduğum yerin damına düştü.Birden kapı açıldı. İçeri anam girdi. Üzerime abandı. Ağladı, ağladı..."Yavrum" dedi. "Yavrum," başka demedi, bayıldı. Bana ne oldu. Gözlüklü biri,gözlerimi kapadı.Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum. Beyazlara sarmışlardı beni. Sonrabir sandığa koydular. Sandığı iyice kapadılar. Güldüm. "Korkma, kaçmam,"dedim. Biraz sonra siyah bir otomobile bindirdiler. İşler, amma da tersgidiyor ha. Daha demin miydi neydi, beyaza bindik, şimdi siyaha.. Olur mu bu?Hem ben Fenerbahçeliyim. Oysa ki şimdi Beşiktaşlı oldum. Buna düpedüz dindeğiştirmek denir..Bir müddet gittik. Sonra durduk. Kapı açıldı. Hop deyip, aldılar sandığı.Gözleri yaşlı bir sürü insan arasından geçirdiler. Evvelce kazılmış bir kuyuyaattılar. Üzerime toprak atmaya başladılar. Nasıl da bilirler toprağısevdiğimi.. Yo.. yo.. bu kadarı çok. Sonra nefes alırken zorluk çekerim..Söylediklerimi duymadılar. Ellerini havaya kaldırıp bir şeyler mırıldandılar.Yağmur için dua ediyorlar diye düşündüm. Sonra çekip gittiler. Hey.. nereyegidiyorsunuz? Sağır mısınız? Söylediklerimi duymuyor musunuz? Ya.. ben sizedemedim mi, nefes alırken zorluk çekerim diye.. Arkalarından bağırdım,çağırdım, duyuramadım. Kalkıp arkalarından koşmak için davrandım.. Kafam sertbir şeye çarptı. "Ha.." dedim. "Demek ben ölmüştüm." Buranın ne penceresi, nede dikiz geçilecek bir yeri var. Yaşadığım yerler bambaşkaydı. Biri geldiyanıma. "Hoş geldin" dedi. "Biraz sonra giriş muamelen yapılacak." Bu aradabaş ucumda bir kız belirdi. Gözleri ağlamaktan şişmişti. Hala da ağlıyorduya.. Kızın yaş dolu gözlerine baktım. "Ağlama artık" dedim. "Bilirsin,ağlayanları hiç sevmem. Hem ağlanacak ne var ki bunda. Ölüm işte.. Ağlasangeri gelecek değilim ki. Zaten gelmek istesem bile, buradan bırakmazlar. Girişmuamelem yapılıyormuş. Sen de git. Sevdiğim bütün insanların yaptığı gibi, sende git Ölüler sevilmez artık. Ölenlerin arkasından salt söylenir. Benimsöylenenecek bir şeyim yok ki.. Neyse uzatma da git. Beni yalnız bırak..Senden bir ricam var. Gözlerim G.'de kaldı. Ona söyle gözlerimi göndersin.Hadi git.."
Yılmaz Güney
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder